Sektörün birçok alanında faaliyet gösteren firmaların, bu tür organizasyonlara destek vermesi bence çok önemli bir konu. Firma yetkililerinin katılımcılar ile yakın şekilde ilgilenmeleri, fikir alışverişinde bulunmaları, geleceğin eczacıları için çok yararlı olacaktır.
- Türk Eczacıları Birliği’nin 39. Olağan Büyük Kongresini ve yaşadığınız seçim sürecini değerlendirir misiniz? Tek aday olarak seçime gittiniz bu durum siz ve yönetiminiz için ne ifade etti?
39. Olağan Büyük Kongre’ye oldukça hazırlıklı gittiğimizi söyleyebilirim. Ancak salt seçim kazanmaya endeksli değil, Türkiye’de eczacılığın sorunlarını dünya ölçeğindeki gelişmelere bakarak analiz eden ve çözümler üreten bir perspektiften hareketle çalışmalarımızı yürüttük ve önümüzdeki dönem TEB’in yapacaklarına dair bir yol haritası çıkartmaya çalıştık. Bu anlamda bir “Politika Belgesi” ve “Stratejik Plan” hazırladık. Çünkü Büyük Kongrelerin geleceğimize dair fikirlerin üretildiği ve bu fikirlerin tartışıldığı zeminler olması gerektiği kanaatindeyiz.
Tek liste ile seçime girme meselesine gelince, biz Büyük Kongrelerimizi ve seçimleri örgüt içi demokrasinin gerçekleştiği en önemli platform olarak görüyoruz.
Dolayısıyla kişisel hırsların, çekişmelerin ve salt koltuk endeksli stratejilerin dışında birbirinden farklı listelerin yarışması bir zenginliktir ve örgütsel demokrasinin gelişmesi açısından büyük önem taşır. Farklı listelerin olması, bu listeleri oluşturanların bir iddialarının ve iddialarını yaşama geçirecekleri projelerinin, önerilerinin, en azından öngörülerinin olduğu anlamına gelir. Hakiki değişim; farklı fikirlerin demokratik ortamda tartışılması, olgunlaştırılması ve yeni sentezlere ulaşılması ile mümkün olabilir. Son seçimlere tek liste ile girilmesi olgusunu bu çerçevede okursak daha anlamlı sonuçlara varacağımızı düşünüyorum.
- Yeni görev döneminde gerçekleştirmek istediğiniz en önemli konular nelerdir?
Çağımızda, eczacılıkta hedef; ilaçların, sağlık ürünlerinin ve tıbbi cihazların akılcı kullanımını sağlayarak ve optimal terapötik sonuçlar elde ederek topluma hizmet sunmaktır. Bugün eczaneler sadece ilaç sunumunun yapıldığı yerler değildir, sağlık bakım merkezine dönüşme yolundadır. Bu bağlamda eczacılarımızın da yenilenmeye ve gelişmeye, yeni modeller geliştirmeye, eczanelerini güçlendirmeye gereksinimleri vardır.
Hasta odaklı, koruyucu, yol gösterici ve geleceğe kalacak bir eczacılık hizmeti için önümüzdeki dönem üç boyutlu bir perspektifle hareket edeceğiz:
Mesleki gelişimin ilk şartı; eczacılık lisans eğitiminin daha nitelikli hale getirilmesi, öğretim elemanı, teknik donanım, ders içerikleri, akreditasyon gibi başlıklarda eğitim standartlarını Bologna Süreci’ne uyumlu hale getirmektir. Bununla birlikte meslekî gelişim, sadece lisans eğitimi ile sınırlı değildir. Günümüzde yaşamboyu öğrenme paradigmasının başat hale gelmesi fakülte eğitimi sonrasında sürekli meslek içi eğitimi zorunlu hale getirmiştir. Bu anlamda Birlik olarak sürekli mesleki gelişim felsefesi doğrultusunda kurduğumuz TEB Akademi, önümüzdeki dönemde eczacının sağlık sistemi içerisindeki vazgeçilmezliğini pekiştirecek meslek içi eğitim programlarına ağırlık verecektir. Farklı alanlardan gelen bilim insanlarıyla çok yönlü ve multidisipliner bir yapılanmaya kavuşturacağımız Akademimizin bir üniversitenin temelini teşkil etmesini arzu ediyoruz.
Bizler eczane eczacılığının geleceği;
Bunların gerçekleşmesi ise; eczacının bir sağlık danışmanı ve hasta güvenliği sorumlusu olarak eczacı ve eczane temelli sağlık hizmet yelpazesini geliştirmesini zorunlu kılıyor. Bu bağlamda ilaç ve sağlık ürünleri sunumu dışında farmasötik bakımın gerektirdiği hasta takibi özellikle kronik hastalık takibi yapmak; polifarmasiye ve ilaç kullanım kontrolüne ağırlık vermek; kardiyovasküler sağlık hizmeti, evde bakım hizmeti, yaşlı bakı-mı, alkol ve madde bağımlılığı, ruh sağlığı, cinsel sağlık ve çocuk sağlığı alanlarında rol üstlenmek; yaygın klinik vakaların yönetimine katkıda bulunmak ve “Aile Hekimliği Entegre Eczacılık Modeli”ni hayata geçirmek önümüzdeki dönem öncelikli hedeflerimiz arasında yer alacak. Bu modeli artı ve eksileriyle masaya yatırmak, tartışmaya açmak niyetindeyiz. Kurduğumuz Aile Eczacılığı Komisyonu ile bu yaklaşımı eczacı kamuoyuna daha derinden tartışabileceğimizi umuyoruz.
Eczacı ve eczane temelli hizmetler için meslek hakkımızı elde etmeye dönük çalışmaları var gücümüzle sürdüreceğimiz gibi Ek Protokolle 17.000 civarındaki eczacımız için 75 Kuruş’a çıkardığımız yüzdesel ve sabit kâr marjını eczacının ilaçtan kazanacağı bir noktaya çekmek, reçete başına bedeli kutu başına bir bedele çevirmek ve kademeli olarak tüm eczacıları kapsar hale getirmek için çaba göstereceğiz.
Örgütsel gelişme yönünde de adımlar atmayı planlıyoruz. Bu başlık altında:
Yasal altyapımız ve mevzuatın geliştirilmesine dair başta Büyük Kongre’de alınan kararlar olmak üzere bir değerlendirme yapacağız. En önemli gündemlerimizden bir tanesi de TEB’in merkezi yapılanması, Yardımlaşma Sandığı, EGAŞ, Novagenix gibi kurumlarımızın yeterlilik ve yetkinliğinin geliştirilmesi olacak. Ayrıca belli bir yaşı geçmiş eczacılarımızın temel geçimlerini sağlayacak bir ücretlendirme sistemi oluşturarak emekli olmalarını sağlamak istiyoruz.
Diğer taraftan bu hedeflere ulaşabilmek için bir de stratejik plan çalışması yaptık. Stratejik hedefimiz; eczacıların “İyi Eczacılık Uygulamaları Standartları”-na uygun ve gelişmiş eczacılık hizmeti verebilmesini sağlamak, bunun için gerekli altyapıyı geliştirmektir. Bu stratejik planı takip edersek daha etkin ve hedefe yönelik bir çalışma yürüteceğimizi düşünüyoruz. Eczacı odalarımıza da bu plana bağlı olarak kendi stratejik planlarını hazırlamasını öneriyoruz.
- Torba yasanın Eczane ve Eczacılar açısından neler getirdiğini anlatabilir misiniz? Sizin açınızdan olumlu gelişmeler midir yapılan yeni düzenlemeler?
6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’da, İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanun’unda ve Ecza Ticarethaneleriyle Sanat ve Ziraat İşlerinde Kullanılan Zehirli ve Müessir Kimyevi Maddelerin Satıldığı Dükkânlara Mahsus Kanun’da değişiklik yapan bu torba yasa ile bizler açısından rahatlıkla kazanım olarak de-ğerlendirebileceğimiz önemli düzenlemeler yapılmıştır.
Eczane açılmasına sınırlama getirilmesi ile Türkiye’de serbest eczacılığın yaşadığı yapısal sorunların giderilmesi noktasında çok önemli bir adım atılmıştır.
6197 Sayılı yasamız 2012 Mayıs ayında değişmiş olmasına rağmen eczane açılmasında esas alınacak yerleştirme puanı ile ilgili düzenlemede problem oldu-ğu için yönetmeliğimiz bir türlü çıkamıyordu. Eski düzenlemede “Eczacılara, meslekte geçirilen toplam yıl sayısı ile eczacının hizmet puanı çarpımı sonucu tespit edilen yerleştirme puanı verilir” deniyordu. Torba yasa ile bu çarpımı sonucu ibaresi toplamı sonucu şeklinde değiştirildi. Böylelikle 6197 değişikliğiyle amaçladığı-mız eczane sınırlaması uygulamasının hayat bulması için yeniden düzenlenmesi gereken Yönetmelik’in yolu açılmış oldu. Bu arada Yönetmelik’in adının da eczacı-yı içerecek biçimde değişmesi, Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik olarak çıkması için çaba gösterdiğimizi ifade etmek isterim.
Yine aynı maddeye yapılan ekleme ile Eczane açılışında ayrıca başka herhangi bir kurum veya kuruluştan kayıt veya onay belgesi aranmaz hükmü getirilerek eczacılarımızın üzerindeki bürokratik yükler önemli ölçüde hafifletilmiş oldu.
6197 sayılı Kanunun 24’üncü maddesinde yapı-lan değişiklik ise internet yoluyla ilaç satışı ile eczaneler arası rekabet ve etik bozulmaları önleyecek bir düzenlemedir. Bu değişiklik ile:
İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu’nda yapılan değişiklik ile yıllardır dillendirdiğimiz yetkili kurumlardan izin almaksızın ya da verilen izne aykırı olarak sağlık beyanı ile internet ve benzeri yayın organları üzerinden gıda takviyesi, bitkisel ürün, bitkisel ilaç adı altında ürün tanıtımı ve satışının engellenmesi talebimiz yasal güvenceye kavuşmuştur. Bu değişiklik, ilaç müstahzarlarının yasaya aykırı şekilde tanıtımı ve satışını yapanlar ile bunları onaylı endikasyonu dışında pazarlayan ve bu şekilde reçete oluşumunu teşvik edenlere ceza öngörmekte, söz konusu tanıtım veya satışların internet üzerinden yapılması halinde, bu sitelere erişimin Bakanlık tarafından derhal engelleneceği hükme bağlanmaktadır. Yetkili merciden izin almaksızın veya verilen izne aykırı olarak sağlık beyanı ile ürün tanıtım ve satışını yapanlar hakkındaki cezalarda artırılmıştır.
- Eczane sayılarına getiren sınırlandırmalar ve bu yıldan itibaren eczacılık fakültelerine başlayan öğrencilerin eczane açamayacak olması ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?
Eczane açılmasına sınırlama getirilmesi ile Türkiye’de serbest eczacılığın yaşadığı yapısal sorunların giderilmesi noktasında çok önemli bir adım atılmıştır. Önceki haliyle devam etmesi, eczane sınırlaması getirilmemesi durumunda Türkiye’de serbest eczacılığın krize girmesi kaçınılmaz olacaktı.
Sınırlandırmanın mantığı, bazı bölgelerde eczanelerin aşırı yoğunlaşmasının önüne geçmek iken izole sayılabilecek yerlerde yaşayan insanların ilaç ve eczacılık hizmetlerinden mahrum kalmasını engelleme amacına yaslanmaktadır. Sınırlama ile;
Avrupa Birliği ülkelerinin pek çoğunda eczane açılması bakımından coğrafî ya da demografik kriterlere göre sınırlama mevcuttur.
Sınırlamanın yanı sıra ciroya ve reçete sayısına bağlı olarak ikinci eczacı çalıştırma zorunluluğunun getirilmiş olması gelecekte pek çok eczacı adayının işsizlik tehlikesiyle yüz yüze kalması ihtimalini büyük oranda ortadan kaldırmıştır. Aksi halde biraz önce üzerinde durduğum gibi her geçen gün yeni Eczacılık Fakültelerinin açılması, mezunların serbest eczacılığa yönelmek zorunda kalışları, sınırlama olmaması nedeniyle eczane sayısının artışı ama pastanın giderek daralması sonucunda kimi eczacılar gizli işsizliğe sürüklenecek kimileri de belki eczanelerine kilit vurmak zorunda kalacaklardı.
Bu yıl ve sonrasında üniversite sınavına girecek öğrenciler ise bütün bunları bilerek Eczacılık Fakültesi’ni tercih edeceklerdir. Aslında böylelikle Eczacılık Fakültesi sayısındaki artışın yarattığı olumsuz etkiler bir ölçüde dengelenmiş olacaktır.
- Yeni açılan Eczacılık Fakültelerinin sayısının çok artması ve Eczacıların istihdam sorunlarının çözümü hakkında görüşleriniz nelerdir? Eczacılıkta uzmanlık alanları açılması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bu konu aslında Türkiye’nin yapısal yükseköğ-retim sorunlarından bağımsız değildir. Plansız-programsız, yetişmiş öğretim elemanından ve alt yapıdan yoksun üniversite ve fakülte açılması olgusu maalesef devam etmektedir. Bu durum hem öğretimin kalitesinin düşmesine neden olmakta, hem de istihdam sorunu yaratmaktadır.
Türkiye’de 1997’ye kadar 7 Eczacılık Fakültesi bulunuyordu, son 17 yılda bu rakam 7’den 34’e çıkmış durumdadır Bu fakültelerden hâlihazırda 26’sı öğrenci almaktadır, öğrenci alan fakültelerin toplam kontenjanı 1886’dır ve 2011-2012 yılı mezuniyet istatistiklerine göre 998 öğrenci bu fakültelerden mezun olmuştur. Yani her yıl Eczacılık Fakültelerinden mezun olanların sayısı 1000 civarındadır, mezunların ise yüzde 80’inden fazlası serbest eczane açmaktadır. Bu demektir ki fakülteden mezun olan her 10 eczacı adayının 8,4’ü serbest eczacılığa yönelmiştir. Ayrıca her yıl 1500 civarında öğrenci Eczacılık Fakülteleri’ne kayıt yaptırmaktadır. Bugün Türkiye’de 30.000 civarındaki eczacının 24.685’i bir eczanenin sahibi ve mes’ul müdürüdür, bir başka deyişle serbest eczacılık yapmaktadır. Bu rakam, kamuda, hastanelerde ve ilaç sanayinde çalı-şan eczacıların genel oran içerisindeki azlığını bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir.
Plansız-programsız, yetişmiş öğretim elemanından ve alt yapıdan yoksun üniversite ve fakülte açılması olgusu maalesef devam etmektedir. Bu durum hem öğretimin kalitesinin düşmesine neden olmakta, hem de istihdam sorunu yaratmaktadır.
Şimdi bu tabloyu dünya ve Türkiye ilaç pazarındaki büyümenin eczane ekonomilerine yansımaması, ilaç fiyatlarının bütçe politikaları nedeniyle sürekli biçimde aşağıya düşmesi ve eczane kârlılığının sürekli daralması olgusu ile birlikte okursak daha fazla sayıda Eczacılık Fakültesi açılmaya devam ettiği ve fakülte mezunları-na yeni istihdam alanları yaratılmadığı müddetçe serbest eczacılığın sürdürülebilir olması mümkün değildir. Dolayısıyla vakit kaybetmeden yeni eczacılık fakültesi açılmasının önüne geçilmeli ve var olanların kontenjanlarının azaltılması başta olmak üzere eczacılık eğitimini ülkenin sağlık insangücü ihtiyaçları çerçevesinde yeniden yapılandıracak politikalar devreye sokulmalı, yeni mezunlara yeni istihdam alanları yaratılmalıdır. İlaç endüstrisinde çalışan 25.000 kişinin sadece % 4,5’unun eczacıdır. Oysa ilaç sanayinde istihdam edilen kimya mühendisi oranı % 7,5, kimyager oranı % 7, biyolog oranı ise % 9,5 dolayındadır. Bu oranın artırılması zorunludur. İlaç endüstrisinde üretim kapasitesinin büyüklüğüne ve üretimin aşamalarına göre kaç tane eczacı istihdam edilmesi gerektiğinin kıstasları yasal olarak belirlenmelidir.
Türkiye’de eczacıların hastanelerde istihdam alanı da oldukça dardır. Hasta ve yatak başına eczacı istihdamı gözetilmemektedir. Oysa Avrupa Birliği ülkelerinde ilaçla tedavi hekim ve eczacı işbirliğinde yapılmakta, kişiye özgü ilaç tedavisi bunu zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda söz konusu ülkelerinin pek çoğunda hastanelerde, hasta yatağı başına eczacı çalıştırma zorunluluğu söz konusudur. Dolayısıyla kamu hastaneleri ve özel hastanelerde hastanelerin yatak sayıları ile orantılı sayıda eczacı istihdamı sağlanmalıdır.
Geçen yıl Eczacıların başka hangi alanlarda istihdam edilebileceğini ortaya koymak için “Eczacı İş-gücü Planlaması 2023 Projesi”ni başlattık. Eczacıların varolan çalışma alanları, pasif eczacıların durumları, potansiyel ve tahmini arzı belirlemek üzere çalıştay gerçekleştirdik. Olası eczacı işgücü arzı bakımından Hasta bakım eczacılığı, Geriatri, pediyatri, psikiyatri, biyoteknoloji, nanoteknoloji, farmakoantropoloji, farmakogenetik, ilaç hukuku gibi yeni uzmanlaşma alanlarında eczacılık, Tıbbi ürün yetiştiriciliği, Farmakope analistliği, KOBİ uzmanlığı, Patent Danışmanlığı, TÜİK’te araştırmacılık, Milli Eğitim Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı gibi bakanlıklar ile TBMM, Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şubesi, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Türk Patent Enstitüsü (TPE), Türk Standartları Enstitüsü, RTÜK, Reklam Kurumu gibi kurumlarda ve kobilerde uzman eczacılık gibi istihdam alanları keşfettik. Şimdi başta YÖK ve Sağlık Bakanlığı ile yaptığımız ve yapacağımız görüşmeler çerçevesinde bu çalışmanın yaşama geçirilmesi için uğraş veriyoruz.
Eczacılıkta uzmanlık konusuna gelince, eczacılı-ğın gelişimi açısından önemli, Birliğimizin de üzerinde ciddiyetle durduğu ve desteklediği bir konudur. Ancak şu an gündemde olan Eczacılıkta Uzmanlığa Dair Kanun Teklifi, içeriği itibariyle eczacılık mesleğinin gelece-ği bakımından risk yaratabilecek niteliktedir. Teklifin bu şekilde yasalaşması halinde yasada belirlenen Onkolojik Eczacılık, Enfeksiyon Hastalıkları Eczacılığı, Klinik Eczacılık, Fitofarmasi Eczacılığı alanlarında uzmanlık almış sınırlı sayıda bir kesim dışında bütün eczacılar “pratisyen eczacı” konumuna düşürülmüş olacaktır. Hastanelerde ve kliniklerde hizmet sunan eczacıların mesleki yeterliliklerini artırması, giderek daha kompleks hale gelen ilaç tedavisinde eczacıya göre sınırlı ilaç bilgisi olan hekimlerin bıraktıkları boşlukların doldurulması, hastanelerde klinik eczacılığın kurumsallaşması ve yaygınlaşması açısından uzmanlaşma önemli ve gereklidir. Fakat klinik eczacılık kavramı sadece hastane eczacılığı demek değildir. “Klinik eczacılık” hasta odaklı eczacı anlamına gelmektedir ve farmasötik bakım kavramı ile iç içedir. Bu anlamda ilaçların güvenli, etkin ve ekonomik kullanımlarını arttırılması anlamında serbest eczanelerde hizmet sunan eczacılar da iyi eczacılık uygulamaları çerçevesinde klinik hizmetler sunulmaktadır. Çağdaş dünyada serbest eczacılığın gittiği yön, hasta odaklı eczacılığa, eczacının ilaç güvenliği ve hasta takibi sorumlusu olduğu bir sisteme doğrudur. Bu bağlamda söz konusu yasa teklifi, klinik eczacılık alanında uzmanlık getirirken, böyle bir eğitim almayan kesimin eczanelerinde klinik eczacılık ve farmasötik bakım hizmeti sunmasının önüne geçebilecek, engel oluşturabilecek, karışıklık yaratabilecek niteliktedir. Nitekim benzer bir durum Diş Hekimleri’nde yaşanmıştır. Diş hekimliğinde 8 bilim dalında uzmanlık getirilmiştir. Bunlardan biri de Endodonti yani kanal tedavisi ile ilgili daldır. Oysa endodonti alanında sunulan hizmetler aslında tüm diş hekimleri tarafından verilebilmektedir. Şimdi bu yasa sebebiyle söz konusu uzmanlık eğitimini almayan diş hekimleri açısından bu hizmeti verememe sorunu ortaya çıkmıştır. Eğer üzerinde iyi düşünülmeden, ayrıntılandırılmadan ve sınırları netleştirilmeden klinik eczacılık uzmanlığı getirilirse eczacılık alanında da benzer sorunları yaşamamız kaçınılmaz olacaktır.
Çağdaş dünyada serbest eczacılığın gittiği yön, hasta odaklı eczacılığa, eczacının ilaç güvenliği ve hasta takibi sorumlusu olduğu bir sisteme doğrudur.
Yine sınırları iyi belirlenmediği takdirde Kanun Teklifi’nde belirlenenler dışındaki alanlarda; örneğin farmakoloji, farmakognozi, botanik, farmasötik teknoloji gibi eczacılık alanlarında uzmanlaşmanın azalmasına yol açabilecek, söz konusu bilim dallarında doktora yapmaya yönelik talebi azaltabilecek niteliktedir. Bu bakımdan değerlendirildiğinde bu yasa teklifi, bir noktada “en önemli” uzmanlık alanlarını tanımlamakta, ülkemiz için son derece önemli olan Ar-Ge’yi içerebilecek farmasötik kimya, teknoloji gibi alanlara talebi azaltma ihtimalini barındırmaktadır.
Onkoloji Eczacılığı’da klinik eczacılığın bir alt dalı-dır, dolayısıyla ayrı bir uzmanlık dalı olarak belirlenmesi doğru değildir. Fitofarmasi eczacılığının ise işlevi ve çerçevesinin iyi belirlenmesi gerekmektedir. Zira bu alanda uzmanlığa sahip olacak eczacıların nerede ve ne iş yapacakları muğlâk bırakılmıştır. 1 Sayılı Liste’deki kadroların da uzmanlık alanlarına ayrılarak değil, tamamına ihdas edilmiş olması sonucunda, örneğin hastanelerde görev alanları tanımlanmamış olan fitofarmasi eczacılarının tercih edilmesi de zor görünmektedir.
Bu anlamlarda Kanun Teklifi, eczacılık camiası içerisinde çatışma ve bölünmeler doğurabilecek niteliktedir.
- Bu kadar zor sorulardan sonra bizi affetmeniz için sormak istiyorum? Hayatta en çok neleri seversiniz, ne okumaktan hoşlanırsınız? Hobileriniz var mı, iş dışındaki hayatınızda en çok yapmak istediğiniz şeyler nelerdir?
Kitap okumak, sinemaya, konserlere gitmek, uzun yürüyüşler yapmak başlıca hobilerim. İyi bir şiir okuyucusu diyebilirim. Türkiye ve Dünya’da yaşanan güncel siyasal ve toplumsal gelişmeleri yakından takip etmeye çalışıyorum. Söz konusu değişme ve gelişmeleri daha derinlikli kavramak için siyaset ve sosyoloji kitapları okurum.