Ankara Eczacı Odası
Yayın Organı

SENEGAL Timur TUĞANOĞLU / Eczacı

Bereketli okyanus boyunca bol miktarda balık avlanan Senegal’de, balık konserveciliği sanayi mevcut. Konserve balıkları leziz. Ancak taze balığın lezzeti elbette ki çok farklı. Başkent Dakar marinadaki lokantada yediğim balık hayatım boyunca unutamayacağım lezzetlerden. Saatler suren sıkıntılı yolculuğun stresini, ateşe dokulen su misali anında yok etti

Oldukça sorunlu, diz boyu rötarlı, aktarmalı, ucu ucuna yetişilen, stres dolu bir yolculuktan sonra Senegal’in başkentindeyiz. Batı Afrika hava ulaşımında önemli bir yere sahip olan, Dakar Léopold Sédar Senghor International Airport, küçük ve oldukça bakımsız. Bizim 1980’li yıllardaki Ağrı Otobüs Terminali’ne benzerliği çok. Öte yandan havaalanının genel durumuna tezat VIP salonu iyi sayılır. Bir de daha çok iç havayolları olan Air Senegal International mevcut.

Küçücük bagaj teslim bandında, toplamda sekiz valizimizin yedisi yok. Bir saati aşkın uzun uğraşlardan sonra biri haricinde, bagajlarımıza kayıp eşyada ulaşıyoruz. Bir bagajımız aktarma noktası olan Brüksel’de kalmış. Dakar’a ayak basışımızla birlikte ‘’Dakika 1 gol 1 ‘’… Bilahare almak üzere işlemleri bitirip, kısa sorunsuz bir yolculukla şehre varıyoruz.

Bereketli okyanus boyunca bol miktarda balık avlanan Senegal’de, balık konserveciliği sanayi mevcut. Konserve balıkları leziz. Ancak taze balığın lezzeti elbette ki çok farklı. Başkent Dakar marinadaki lokantada yediğim balık hayatım boyunca unutamayacağım lezzetlerden. Saatler suren sıkıntılı yolculuğun stresini, ateşe dokulen su misali anında yok etti.

Üzerine yerel soslar tatbik edilerek fırınlanmış kocaman bir okyanus balığı. Aslında kocaman tabiri yeterli gelmiyor. Kuzu iriliğinde ve kelimenin tam manasıyla, bir ‘’Derya Kuzusu’’. İstanbul’da sıkça kullanılan “Derya kuzusu’’ tabiri, burada tam olarak yerli yerine oturuyor. Gerçek bir derya kuzusunun başına oturunca neden bu tabirin kullanıldığını anlıyorsunuz. Ana yemeğe eslik eden soslar da balık, sebze ve baharat muhteviyatlı. Her biri ayrı bir lezzet ve hoşlukta. Bölgesel cicek usareleri muhteviyatlı mavi, yesil, kırmızı renkteki leziz ve hoş aromalı içecekler ile sofranın nefaset katsayısı tavan yapıyor. Uzun ve sıkıntılı yolculuğun tüm izlerini yok eden bu harika yemegin ardından koyu sohbetin ana konusu Senegal. Avrupa’nın sanayi devrimiyle birlikte başlayan sömürge döneminden fazlasıyla etkilenen Senegal’de çeşitli sömürge kolonileri kurulmuş. 1960 ‘da Fransa’dan bağımsızlığını kazanan genç bir ülke. Uzun süreli Fransız hakimiyetinin keskin izleri halen mevcut. Atlas Okyanusu kıyısındaki ülkede her yan alabildiğine yemyeşil. Çok sıcak bir iklime sahip ülkede alçak düzlükler de çok. Tarıma elverişli verimli topraklara sahip Senegal’de ekili alanların önemli bir bölümü yerfıstığına ayrılmış. Bundan başka darı, pirinç, pamuk ve şekerkamışı yetiştiriliyor. Kuzeyinde sakızağacı ve mimoza, Senegal Irmağı vadisinde de arapzamkı çıkarılan akasya ağaçları yetişiyor. Orta kesimi çöl gibi kumluk bir alan. Güneyi ise tropik bitki örtüsüyle kaplı. Yaban yaşamı maymun, antilop, aslan,zürafa, gergedan ve sırtlan gibi öğelerin yanı sıra akarsularda timsah, suaygırı ve kaplumbağa bulunuyor.

Başkent Dakar’ın 300 metre açıklarında bulunan Gorée Adası (Mahpus Adası) 19. yüzyılda köle ticareti için kullanılmaktayken, günümüzde ise bir turizm merkezi olarak tüm dünyaya köle ticaretinin dehşetini göstermek için kullanılmakta. Gercekten de Hücreler, koğuşlar her adımda ürpertiyor insanı. Çekilen acıları yansıtan ürperten ve bir o kadar da ibretlik ada.

Sehrin eczaneleri dikkatimi çekiyor. Algıda seçicilik... 3. dünya ülkesinin eczaneleri de bu durumdan nasibini almış. Fransız ürünleri ağırlıkta. Ülkede konuşulan ana dil Fransızca gibi. Fakat eczaneler ülkenin genel durumuna oranla oldukça temiz ve düzenli.

Senegal’in başkenti Dakar’daki pembe göl bakteriler hariç hiçbir canlının yaşayamayacağı kadar tuzlu enteresan ve bir o kadar da görselliği yüksek bir oluşum. Aynı zamanda da meşhur Paris- Dakar Rallisinin son durağı. Yüzmenin son derece keyifli olduğu söylenen gölde yüzmek kısmet olmadı. Bir dahaki sefere…

Reserve de Bandia, Batı Afrika yaban hayatını koruma altına alan ve safarilerle tüm ziyaretçilere kapılarını açan gerçek bir ekolojik mücevher. Dakara 65 km mesafedeki bu doğal rezerv efsanevi Bauba ağaçlarıyla dolu. Yaşadığımız coğrafyada da sadece bakınca dahi ruha ferahlık veren ağaç, burada biraz ürpertiyor gibi. Farklı bir yapıya sahip. Son derece zengin fauna ve floraya sahip Reserve de Bandida bin yıldan uzun bir zaman öncesine ait dev baubanın kovuğunda barındırdığı gerçek insan kemiklerine ev sahipliği yapan mezar odası mevcut. Eski insanların korkup, kutsiyet atfettiği dev bauba kovuğunda mezar odası mevcut. Kutsal bauba Senegal logosunda da yerini almış.

İsmiyle müsemma zarif zürafalarla birlikte koşmak, harikulade renklerle süslü kuşların, antilopların ceylanların arasında dolaşmak müthiş bir duygu. Birkaç kez agresif devekuşlarından kaçarken adrenalin tavan yapsa da gezmenin fotoğraflamanın son derece zevkli olduğu bir doğal yaşam alanı burası. İlaveten bir timsah çiftliği ve timsah pirzolasından müteşekkil menüsüyle koloniyal motiflerle süslü bir de restoran mevcut.

Değişen dönem ve şartlar itibariyle artık avcı, av olmuş durumda. Bu koca timsah haftaya Avrupalı misafirlerin tabaklarını pirzola olarak süsleyecek. Ne denebilir ki? Keser döner, sap döner…

Kara kıtanın kara bahtlı ulkesinde tabi guzellikler muazzam. Cok guzel bir ulke Ote yandan Halkın refah seviyesi dusuk. ‘’Allah taht vermiş. Fakat baht vermemiş.’’ dedirtecek nispette…

Senegal’in başkenti Dakar’daki pembe göl bakteriler hariç hiçbir canlının yaşayamayacağı kadar tuzlu enteresan ve bir o kadar da görselliği yüksek bir oluşum. Aynı zamanda da meşhur Paris- Dakar Rallisinin son durağı. Yüzmenin son derece keyifli olduğu söylenen gölde yüzmek kısmet olmadı. Bir dahaki sefere…