Altın otunun sarı çiçekleri, bol miktarda flavonoit türevi taşımakta, keskin kokusu da çiçekte bulunan uçucu yağdan kaynaklanmakta. Bitkinin şifalı etkilerinden Dioscorides’in ünlü eseri Materia Medica’da da bahsedilmekte.
Bir cuma akşamı, günü bitirme saatleri yaklaşmış, telefonum çalıyor. Arayan kişi Doz Dergisi’nin Editörü Sayın Hocam Mehtap UYSAL. “Bize geçenlerde her derda deva olarak anlattığın, hayvan deneylerinizde farklı etkilerini araştırdığınız Helichrysum’u anlatan bir yazı yazar mısın?” diyor hocam. Hay hay diyorum, geçiyorum kitaplarımın, literatürlerimin karşısına. Hızlı bir araştırmadan sonra işte karşınızdayım.
Helichrysum türleri Avrupa’da “immortal, everlasting”- yani “ölümsüz, ebedi” ismi ile tanınıyor. Bitkinin çiçekleri bolca kitin (böcek kabuklarının sert olmasını sağlayan madde) taşıdığından, bitki çiçek açtıktan sonra solmuyor. Yani altın sarısı renkteki petaller çiçek üzerinde uzun zaman kalabiliyor. İşte bu sebeple bitki, ülkemizde de halk arasında “ölmez çiçek, solmaz çiçek, herdem taze” adlarıyla biliniyor. Tabii Anadolu’nun farklı yörelerinde 20 kadar Helichrysum türü yetiştiği için “altın otu, kudama çiçeği, guddeme çiçeği, mantuvar otu, güneş çiçeği” gibi farklı isimlere de rastlıyoruz. Latince isimleri okumak, akılda tutmak zordur, ben de yazının devamında “altın otu” adını kullanayım.
Bitkilerle ilgili bilgiler, anılarla destekli olduğunda daha kolay akılda kalıyor. Altın otu ile tanışmam lise yıllarıma dayanır. Aladağlar’a yaptığımız bir gezide sapsarı rengine âşık olduğum, kağıt gibi olduğu için evde kuruttuğum çiçeklerin arasına eklerim diye topladığım o güzel çiçekler… Eve geldiğimde kokusu tüm çantamı kaplamış ve pastırma çemenine benzeyen kokusu ancak tekrar tekrar yıkamamla çantayı terk etmişti. Yıllar sonra botanik derslerinde onun Papatyagiller’den (Asteraceae) bir Helichrysum olduğunu, halk arasında türlü etkilerinden dolayı kullanıldığını öğrendim. Bu aralar Ilgaz veya Abant’a gidecekseniz, köylülerin sattıkları ürünlere bir gözatın derim. Dem etler halindeki altın otu çiçekleri tezgahta pırıl pırıl parlıyor olmalı…
Altın otunun sarı çiçekleri, bol miktarda flavonoit türevi taşımakta, keskin kokusu da çiçekte bulunan uçucu yağdan kaynaklanmaktadır. Bitkinin şifalı etkilerinden Dioscorides’in ünlü eseri Materia Medica’da da bahsedilmekte. dir Bitkinin çiçek toplulukları (kapitulumları) idrar güçlüğü, karaciğer rahatsızlıkları, siyatik ve fıtığa etkili olarak anlatılmış.
Ülkemizde köy köy gezilerek yapılan, halk ilacı bilgilerinin derlendiği çalışmalarda da altın otu hakkındaki bilgilere sıkça rastlıyoruz. Halk bitkiyi çok iyi tanıyor. Çiçeklerden hazırladıkları (%1-3’lük infüzyonları) çayları; idrar arttırıcı, kum düşürücü, midevi, kan şekerini düşürücü, safra söktürücü ve düzenleyici olarak kullandıklarını biliyoruz. Bu amaçlarla en yaygın kullanılan iki tür H. plicatum ve H. stoechas. Bunların yanında ülkemizde yetişen kırmızı renkli tek tür (H. sanguineum) astıma karşı, Uludağ’da yaygın olarak yetişen tür (H. graveolens) ise haşere kovucu olarak (sandıklara yerleştirilerek) kullanılıyor. Helichrysum türleri üzerinde yapılmış çok fazla bilimsel çalışma mevcut. Halk arasında kullanım amaçlarını destekleyen ve bunlardan farklı birçok biyolojik aktivitesi bu çalışmalarla ortaya konmuş.
Bunlardan bizim çalışma gurubumuzun incelediği birkaç etkiyi kısaca anlatmak isterim. Altın otu çayı, böbrek taşı bulunan kişilerde kullanıldığında ciddi oranda başarı sağlanıyor. Biz de deney hayvanlarında oluşturulmuş böbrek taşı modelinde bu etkiyi doğruladık. Çalışmamızda kullandığımız iki farklı altın otu türünün hem taş oluşumunu engelleyici hem de oluşan taşların atılmasında etkili olduğunu gördük. Ancak bu konuda çok dikkatli olmak gerekiyor: Doğru türü seçmek, çiçeklerden hazırlanan çayı uygunmiktarda kullanmak gerekiyor. Her böbrek taşı hastasının altın otu kullanması doğru değil çünkü bitki idrar arttırıcı etkisiyle taşı hareket ettiriyor. Eğer böbrekte bulunan büyük bir taşınız varsa, ilerleyen taş idrar kanalı girişinde takılıp tıkanmaya sebep olabilir.
Ülkemizde 20 kadar türü yetişen Helichrysum’u, anlattığım etkilerinden dolayı kullanmak isteyecekler çıkacaktır. Ancak etkili, kaliteli ve güvenilir drog temini günümüzde en ciddi problemlerden biri. Tür teşhisinden emin olduğumuz, etkili maddeleri belirli sınırlar içinde bulunan kültür bitkilerinin üretilmesinin şart olduğu aşikâr..
5-6 yıl kadar önce de deney hayvanlarında, iki farklı altın otu türünün kan şekeri düşürücü etkisini incelemiştik. Halkın kullandığı şekilde hazırladığımız çiçek ekstrelerini hayvanlara farklı dozlarda uyguladığımızda özellikle diyabetli hayvanlarda kan şekeri düzeylerinin belirgin olarak düştüğünü gördük. Bunun yanı sıra serbest radikallere karşı vücuttaki koruma mekanizmasının da güçlendiğini yani ekstrelerin yüksek antioksidan etkiye sahip olduğunu gözledik.
Ayrıca altın otunun safra söktürücü etkisi safra çamuru adı verilen rahatsızlıktan kurtulmada etkili oluyor. Altın otu türlerinin karaciğer koruyucu, safra arttırıcı etkileri ile ilgili yapılmış birçok bilimsel çalışma mevcut.
Altın otu, tıbbi çay karışımı hazırlarken çokça kullanılan bir drog. Parlak sarı rengi görünümü düzeltmek için tercih ediliyor. Özellikle safra arttırıcı ve idrar söktürücü çay formülasyonlarında bitkiye sık rastlıyoruz.
Bitkinin kokulu maddelerini içeren uçucu yağı ise kozmetikte karşımıza çıkıyor. Altın otu türlerinden elde edilen uçucu yağlarının cilt onarıcı, kollajen sentezini arttırarak kırışıklıkları azaltıcı etkileri gençlik iksiri olarak sunulmasını destekliyor. L’Occitane firmasının İmmortelle serisindeki krem, losyon, tonik gibi birçok üründe altın otu (H. italicum) uçucu yağı yer alıyor. Bitkinin organik kültürünü yapan firma, çiçekleri sabah toplayıp uçucu yağ verimini arttırmak için aynı günün akşamı damıtma işlemini tamamlıyor. 1 hektar, 4 ton çiçek elde etmeye yetecek alanı sağlıyor, bundan da 8 kilo uçucu yağ elde ediliyor. Firma her yıl 50 hektarlık alanda altın otu yetiştiriyor. L’Occitane’ın adeta simge olarak kullandığı bitkiye reklamlarında ve mağaza vitrinlerinde rastlamanız mümkün.
Ülkemizde 20 kadar türü yetişen Helichrysum’u, anlattığım etkilerinden dolayı kullanmak isteyecekler çıkacaktır. Ancak etkili, kaliteli ve güvenilir drog temini günümüzde en ciddi problemlerden biri. Tür teşhisinden emin olduğumuz, etkili maddeleri belirli sınırlar içinde bulunan kültür bitkilerinin üretilmesinin şart olduğu aşikâr. Halk ilacı kayıtları ve bilimsel çalışmalar ışığında geliştirilecek altın otu preparatlarının tıbbi bitkisel çay ve geleneksel bitkisel tıbbi ürün olarak eczane raflarında yerini alması en büyük temennim.